Şişmanlık ve Selülit İlişkisi
Selülit Nedir? Aşırı kilo almanın selülit dokusu üzerinde etkisi nedir? Selülit için pratik çözümler ve dikkat edilmesi gerekenler.
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık raporunda şişmanlık, "vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu" olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık... şeklinde sıralanabilir.
Şişmanlık Nasıl Tedavi Edilmelidir?
Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dâhiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Çağımızın bu önemli sağlık sorununu çözmek için diyetisyen tarafından "kişiye özel" olarak hazırlanan, bir
Güzellik Sırları , Güzellik Oyunları ( Estetik,Cilt - Saç Bakımı,Makyaj,kozmetik,Egsersiz
15 Mart 2011 Salı
Cilt yaşlanmasına 3 boyutlu tedavi
Dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, ''Face Triology'' adı verilen üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izlerinin tedavi edilebildiğini söyledi.
Ota Poliklinik ve Tıp Merkezi dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, Türkiye'de uygulanmaya başlanan yönteme, dermabrazyon, fraksiyonel lazer ve mezolift yöntemlerinin bir arada kullanılması nedeniyle ''3 Boyutlu Tedavi'' adı verildiğini belirtti.
''Face Triology'' adı verilen yöntemde, bu sistemlerin aynı merkezde bulunması sayesinde uygulamaların zahmetsizce ve daha kısa zamanda gerçekleştirildiğini anlatan Gül, ''Üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izleri tedavi edilebiliyor. Tedaviyle cildin üst, orta ve derin katmanlarındaki sorunlar aynı anda onarılarak gideriliyor'' bilgilerini aktardı.
Ota Poliklinik ve Tıp Merkezi dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, Türkiye'de uygulanmaya başlanan yönteme, dermabrazyon, fraksiyonel lazer ve mezolift yöntemlerinin bir arada kullanılması nedeniyle ''3 Boyutlu Tedavi'' adı verildiğini belirtti.
''Face Triology'' adı verilen yöntemde, bu sistemlerin aynı merkezde bulunması sayesinde uygulamaların zahmetsizce ve daha kısa zamanda gerçekleştirildiğini anlatan Gül, ''Üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izleri tedavi edilebiliyor. Tedaviyle cildin üst, orta ve derin katmanlarındaki sorunlar aynı anda onarılarak gideriliyor'' bilgilerini aktardı.
kadın,Estetik,Cilt,Bakımı,Makyaj,kozmetik,Egsersiz
boyutlu,
cilt,
tedavi,
yaşlanmasına
Uzun kirpikler hayal değil
Estetik uygulamalarda kullanılan son teknoloji ''FUE'' yöntemi ile kesi yapılmadan, kişinin kendi saç telinden kirpik ya da kaş ekibi yapılabiliyor.
Uygulama sonrasında, ömür boyu dökülmeyen, istenildiği gibi şekil verilen doğal kirpikler elde ediliyor. Hiçbir kesi işlemi yapılmadan uygulanan yöntem ile enfeksiyon riski ortadan kalkıyor. Uygulama sonrasında kişi, günlük yaşamına dönebiliyor.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Operatör. Dr. Alper Tuncel, son yıllarda en sık yapılan uygulamalar arasında uzun kaş ve kirpik estetiğinin yer aldığını söyledi.
Kirpiklere yapıştırılarak uygulanan takma kirpiklerin ömrünün bir-iki gün ile sınırlı kaldığını, kullanım sayısına bağlı olarak kolay deforme olduğunu belirten Tuncel, bu alanda son teknolojinin uygulandığı FUE (Foliküler ünite çıkartım) isimli yeni bir teknik ile kişinin kendi saç tellerinden kirpik ve kaş ekimi yapılabildiğini belirtti.
Söz konusu tekniğin, her iki cinste hipotiroidi olmak üzere hormonal bozukluklar, doğuştan ince ve seyrek yapılı kirpikleri olan kişilere uygulanabildiğini ifade eden Tuncel, hiç kesi olmadan yapılan ekim işlemi sonrasında doğal kirpik ya da kaşa sahip olunduğunu vurguladı. Tuncel, uygulama sonrasında saç telleri uzadığından ekilen kirpiklerin zaman zaman kesilmesi ve kirpik şekillendirici aletler ile biçimlendirilmesinin yeterli oluğunu söyledi.
Saç, kaş ve sakal ekiminde olduğu gibi kirpik ekimi sonrasında da kirpikler çıktıktan sonra yoğunlaştırmak için ikinci bir sıkılaştırma uygulamasının yapılabildiğini ifade eden Tuncel, sıkılaştırma işlemi sonrasında kirpik ya da kaşların boyanmasına bile gerek kalmadığını, sadece biçimlendirilmesinin estetik görünüm için yeterli olduğunu ifade etti.
Uygulama nasıl yapılıyor?
FUE tekniği ile ense bölgesinden saç telleri, bu iş için özel olarak mikromotor (tur motoru) ile kullanılmak üzere tasarlanmış trepentine adı verilen silindirik içi boş ucu keskin 0.8-1 milimetre çaplı aletler ile çevresindeki ince bir deri dokusuyla birlikte bulunduğu yerden ayrılarak alınıyor. Bu şekilde toplanan saç telleri, yapılan planlamaya uygun olarak kirpiklerin açısı ile uyum sağlayacak biçimde göz kapağına paralel ''implanter'' adı verilen özel iğneler yardımıyla deride hiç bir kesi yapılmadan ekiliyor.
Uygulama sonrasında, ömür boyu dökülmeyen, istenildiği gibi şekil verilen doğal kirpikler elde ediliyor. Hiçbir kesi işlemi yapılmadan uygulanan yöntem ile enfeksiyon riski ortadan kalkıyor. Uygulama sonrasında kişi, günlük yaşamına dönebiliyor.
Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Operatör. Dr. Alper Tuncel, son yıllarda en sık yapılan uygulamalar arasında uzun kaş ve kirpik estetiğinin yer aldığını söyledi.
Kirpiklere yapıştırılarak uygulanan takma kirpiklerin ömrünün bir-iki gün ile sınırlı kaldığını, kullanım sayısına bağlı olarak kolay deforme olduğunu belirten Tuncel, bu alanda son teknolojinin uygulandığı FUE (Foliküler ünite çıkartım) isimli yeni bir teknik ile kişinin kendi saç tellerinden kirpik ve kaş ekimi yapılabildiğini belirtti.
Söz konusu tekniğin, her iki cinste hipotiroidi olmak üzere hormonal bozukluklar, doğuştan ince ve seyrek yapılı kirpikleri olan kişilere uygulanabildiğini ifade eden Tuncel, hiç kesi olmadan yapılan ekim işlemi sonrasında doğal kirpik ya da kaşa sahip olunduğunu vurguladı. Tuncel, uygulama sonrasında saç telleri uzadığından ekilen kirpiklerin zaman zaman kesilmesi ve kirpik şekillendirici aletler ile biçimlendirilmesinin yeterli oluğunu söyledi.
Saç, kaş ve sakal ekiminde olduğu gibi kirpik ekimi sonrasında da kirpikler çıktıktan sonra yoğunlaştırmak için ikinci bir sıkılaştırma uygulamasının yapılabildiğini ifade eden Tuncel, sıkılaştırma işlemi sonrasında kirpik ya da kaşların boyanmasına bile gerek kalmadığını, sadece biçimlendirilmesinin estetik görünüm için yeterli olduğunu ifade etti.
Uygulama nasıl yapılıyor?
FUE tekniği ile ense bölgesinden saç telleri, bu iş için özel olarak mikromotor (tur motoru) ile kullanılmak üzere tasarlanmış trepentine adı verilen silindirik içi boş ucu keskin 0.8-1 milimetre çaplı aletler ile çevresindeki ince bir deri dokusuyla birlikte bulunduğu yerden ayrılarak alınıyor. Bu şekilde toplanan saç telleri, yapılan planlamaya uygun olarak kirpiklerin açısı ile uyum sağlayacak biçimde göz kapağına paralel ''implanter'' adı verilen özel iğneler yardımıyla deride hiç bir kesi yapılmadan ekiliyor.
7 Mart 2011 Pazartesi
Hamilelikte karın sarkmaları - Sarkan karın için
Karnın sarkma ihtimali, her anne adayının hamilelik döneminde yaşadığı en önemli sıkıntılardan biridir. Bir yandan güzel bir mutluk yaşayacak olan anne adayı, bir yandan da vücudunun eski formunu kaybedeceğini düşünerek mutsuz olmaktadır.
Karın sarkmasında genetik faktörlerin de etkisi olduğu bilinmektedir; ancak sarkmanın yaşanması kader değildir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Dilek Aytekin, “Hamilelik döneminde karın sarkmasını önlemenin yolları” hakkında bilgi verdi.
Karın sarkmasında genetik faktörlerin de etkisi olduğu bilinmektedir; ancak sarkmanın yaşanması kader değildir. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Dilek Aytekin, “Hamilelik döneminde karın sarkmasını önlemenin yolları” hakkında bilgi verdi.
kadın,Estetik,Cilt,Bakımı,Makyaj,kozmetik,Egsersiz
hamilelikte,
için,
karın,
sarkan,
sarkmaları
26 Şubat 2011 Cumartesi
Cilt yaşlanmasına 3 boyutlu tedavi
Dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, ''Face Triology'' adı verilen üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izlerinin tedavi edilebildiğini söyledi.
Ota Poliklinik ve Tıp Merkezi dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, Türkiye'de uygulanmaya başlanan yönteme, dermabrazyon, fraksiyonel lazer ve mezolift yöntemlerinin bir arada kullanılması nedeniyle ''3 Boyutlu Tedavi'' adı verildiğini belirtti.
''Face Triology'' adı verilen yöntemde, bu sistemlerin aynı merkezde bulunması sayesinde uygulamaların zahmetsizce ve daha kısa zamanda gerçekleştirildiğini anlatan Gül, ''Üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izleri tedavi edilebiliyor. Tedaviyle cildin üst, orta ve derin katmanlarındaki sorunlar aynı anda onarılarak gideriliyor'' bilgilerini aktardı.
Hastaların öncelikle alerji ve tolerans testine tabi tutulduğunu, buna göre kişiye özel onarım sistemi oluşturulduğunu anlatan Gül, işlemin ilk adımında cilt yüzeyine püskürtülerek temas ettirilen mikrokristaller yardımıyla yumuşak bir soyma işlemi yapıldığını, ölü hücrelerle deri artıklarının cihazın vakum sistemi tarafından emildiğini söyledi.
İşlem sırasında cilt yüzeyinde kan dolaşımının arttığını, hücre yenilenmesinin hızlandığını, sonuçta alttan canlı, taze ve pürüzsüz, sağlıklı dokunun ortaya çıktığını ifade eden Gül, bu sürede cildin canlandığını, nem dengesinin düzeldiğini ve genişleyen gözeneklerin sıkıştığını belirtti.
''Fraksiyonel Lazer Tedavisi'' adı verilen ikinci adımın ise kırışıklık ve mimik çizgilerine karşı olduğunu anlatan Gül, sistemin, ciltte herhangi bir deformasyon söz konusu olduğunda kendi kendini iyileştirme özelliğine dayanarak çalıştığını, bu işlem sonrası cildin parlak, yumuşak ve taze bir görünüm kazandığını kaydetti.
Üçüncü adımda yer alan ''Mezolift'' yöntemiyle ise yüz, boyun, dekolte ve el sırtlarında oluşan yaşlanma etkilerinin giderildiğini, bunun yanında sigara ve alkolden zarar gören ciltlerin tedavi edilebildiğini bildiren Gül, bunun orta yaş ve üstündekilerde, sigara kullananlarda, güneşin zararlı etkilerine maruz kalan, yıpranmış ve bakımsız ciltlerde, iyi beslenmeyenlerde ve kuruluk veya sarkma gibi yakınması olanlarda iyileştirici etkisi olduğunu vurguladı.
''Yıpranan dokular iyileştiriliyor"
Botoks ve dolgu gibi uygulamaların, geçici çözümler sunduğunu, ''3 Boyutlu Tedavi''de ise soruna neden olan dokunun iyileştirilerek daha kalıcı çözümler elde edilebildiğini ifade eden Gül, doğru tedavi adımının doğru aralıklarda ve doğru zamanda uygulanmasının önemine işaret etti.
Ota Poliklinik ve Tıp Merkezi dermatoloji uzmanı Dr. Birsen Döndü Gül, Türkiye'de uygulanmaya başlanan yönteme, dermabrazyon, fraksiyonel lazer ve mezolift yöntemlerinin bir arada kullanılması nedeniyle ''3 Boyutlu Tedavi'' adı verildiğini belirtti.
''Face Triology'' adı verilen yöntemde, bu sistemlerin aynı merkezde bulunması sayesinde uygulamaların zahmetsizce ve daha kısa zamanda gerçekleştirildiğini anlatan Gül, ''Üç farklı sistemin birlikte kullanıldığı yöntemle yıpranmış, matlaşmış ve kırışmış ciltlerle sivilce, akne, yanık ve ameliyat izleri tedavi edilebiliyor. Tedaviyle cildin üst, orta ve derin katmanlarındaki sorunlar aynı anda onarılarak gideriliyor'' bilgilerini aktardı.
Hastaların öncelikle alerji ve tolerans testine tabi tutulduğunu, buna göre kişiye özel onarım sistemi oluşturulduğunu anlatan Gül, işlemin ilk adımında cilt yüzeyine püskürtülerek temas ettirilen mikrokristaller yardımıyla yumuşak bir soyma işlemi yapıldığını, ölü hücrelerle deri artıklarının cihazın vakum sistemi tarafından emildiğini söyledi.
İşlem sırasında cilt yüzeyinde kan dolaşımının arttığını, hücre yenilenmesinin hızlandığını, sonuçta alttan canlı, taze ve pürüzsüz, sağlıklı dokunun ortaya çıktığını ifade eden Gül, bu sürede cildin canlandığını, nem dengesinin düzeldiğini ve genişleyen gözeneklerin sıkıştığını belirtti.
''Fraksiyonel Lazer Tedavisi'' adı verilen ikinci adımın ise kırışıklık ve mimik çizgilerine karşı olduğunu anlatan Gül, sistemin, ciltte herhangi bir deformasyon söz konusu olduğunda kendi kendini iyileştirme özelliğine dayanarak çalıştığını, bu işlem sonrası cildin parlak, yumuşak ve taze bir görünüm kazandığını kaydetti.
Üçüncü adımda yer alan ''Mezolift'' yöntemiyle ise yüz, boyun, dekolte ve el sırtlarında oluşan yaşlanma etkilerinin giderildiğini, bunun yanında sigara ve alkolden zarar gören ciltlerin tedavi edilebildiğini bildiren Gül, bunun orta yaş ve üstündekilerde, sigara kullananlarda, güneşin zararlı etkilerine maruz kalan, yıpranmış ve bakımsız ciltlerde, iyi beslenmeyenlerde ve kuruluk veya sarkma gibi yakınması olanlarda iyileştirici etkisi olduğunu vurguladı.
''Yıpranan dokular iyileştiriliyor"
Botoks ve dolgu gibi uygulamaların, geçici çözümler sunduğunu, ''3 Boyutlu Tedavi''de ise soruna neden olan dokunun iyileştirilerek daha kalıcı çözümler elde edilebildiğini ifade eden Gül, doğru tedavi adımının doğru aralıklarda ve doğru zamanda uygulanmasının önemine işaret etti.
kadın,Estetik,Cilt,Bakımı,Makyaj,kozmetik,Egsersiz
boyutlu,
cilt,
tedavi,
yaşlanmasına
Şişmanlık ve Selülit İlişkisi
Selülit Nedir? Aşırı kilo almanın selülit dokusu üzerinde etkisi nedir? Selülit için pratik çözümler ve dikkat edilmesi gerekenler.
Dünya Sağlık Örgütü'nün sağlık raporunda şişmanlık, "vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir sağlık sorunu" olarak tanımlanmaktadır. Aşırı besin alımı, yetersiz fiziksel aktivite, kalıtım, hormonal nedenler, psikolojik sorunlar, sigarayı bırakma, alkol kullanımı gibi faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu gibi komplikasyonları ile de yaşam süresini kısaltan ve yaşam kalitesini düşüren ciddi bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında ilk akla gelenler: Kalp - damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker hastalığı, bazı kanser türleri, solunum rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi hastalıkları, eklem hastalıkları, adet düzensizlikleri, kısırlık... şeklinde sıralanabilir.
Şişmanlık Nasıl Tedavi Edilmelidir?
Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dâhiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Çağımızın bu önemli sağlık sorununu çözmek için diyetisyen tarafından "kişiye özel" olarak hazırlanan, bir beslenme programı uygulanmalı ve mutlaka egzersiz yapılmalıdır. Kilo fazlası olanlar genelde aç kalarak, öğün atlayarak, hiçbir şey yemeyerek sonuç almaya çalışmaktadır. Böylesi bir davranış, vücudu açlıktan ölme paniğine sürükler ve "tasarruf" moduna geçen metabolizma yavaşlar, yağ yakmak yerine tüketilen her besini yağ şeklinde depolama yoluna gider. Hatta bu yağlar deriye tutunan liflerin yağ tabakasını dikey olarak kesmesinden ötürü küçük yağ kesecikleri oluşturur ve pütürlü bir görünüm sağlayarak bayanların kâbusu olan selülite yol açarlar. Gerek şişmanlık gerekse selülit sorunundan kurtulmanın en etkili yolu, beslenme ve egzersizden geçmektedir.
Lityum gençlik iksiri mi?
European Journal of Nutrition dergisinin son sayısında yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, düzenli olarak alınan lityum, yaşam süresini uzatıyor. Uluslararası araştırma ekibinin birbirinden bağımsız iki farklı araştırması, düşük dozdaki lityumun bile hem insana hem de Caenorhabditis elegans iplik kurduna daha uzun bir ömür verdiğini gösteriyor.
Yaşam için gerekli olan lityum besinlerin bir içeriğidir ve başlıca bitkisel besinlerden ve içme suyuyla alınır. Bilim insanları lityumun fizyolojik işlevi hakkında çok fazla şey bilmeseler de daha önceki bir araştırmayla yüksek dozda lityumun, ipliksi kurtta “gençlik iksiri” etkisini yaptığını öğrenmişlerdi. Ancak ne var ki o araştırmada kullanılan doz insanlar için zehirli olacak orandaydı. Bu yüzden yeni araştırmada içme suyunda bulunan dozun etkisi incelenmiş.
Jena Üniversitesi bilim insanları Japon meslektaşlarıyla birlikte 18 Japon köyündeki ölüm oranlarını incelerken, içme suyundaki lityum oranının yüksekliğine bağlı olarak ölüm oranlarının düştüğünü görmüşler.
Yaşam için gerekli olan lityum besinlerin bir içeriğidir ve başlıca bitkisel besinlerden ve içme suyuyla alınır. Bilim insanları lityumun fizyolojik işlevi hakkında çok fazla şey bilmeseler de daha önceki bir araştırmayla yüksek dozda lityumun, ipliksi kurtta “gençlik iksiri” etkisini yaptığını öğrenmişlerdi. Ancak ne var ki o araştırmada kullanılan doz insanlar için zehirli olacak orandaydı. Bu yüzden yeni araştırmada içme suyunda bulunan dozun etkisi incelenmiş.
Jena Üniversitesi bilim insanları Japon meslektaşlarıyla birlikte 18 Japon köyündeki ölüm oranlarını incelerken, içme suyundaki lityum oranının yüksekliğine bağlı olarak ölüm oranlarının düştüğünü görmüşler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)